Özünde, minimalist tasarım işlevseldir. Ekstra kalabalığa yer yok. “Şurasından sıkıldım, çıkartayım. Çok karışık artık işlevsiz” diye bir dert yok. Hepsi olması gerektiği yerde, sade ve öz. Her öğe şekiller, renk paleti ve tipografi dahil gerektiği gibi. Basit bir geometrik şekil veya formu, az ve öz bir uygulama ile her şeyi tanımlandırabilen bir biçim veriyor. Biçim ve kompozisyondaki sadelik her şeyden önce değerleniyor.
Minimalizm’den korkmamak lazım çünkü gözlerimiz ve beynimiz sadece bir tasarım vermek için sınırlı bir ilgiye sahiptir. Gözlerimizi daha az göz önünde bulundurarak, oradakilere daha fazla önem ve anlam veriyoruz. Bu da minimalizmi çok yönlü hale getiriyor. Uygulamalardan logolara, ambalajlama ve basılı ürünlerden, evlerimizin dekorasyonuna kadar bu trendden yararlanamayacak bir tasarım yoktur.
Minimalizmde sanat konusu edinen nesnenin tekrarlanarak, kendi içinde oluşturduğu kapalı bir bütünü inşa ederek bir araya getirilmesidir. Post-Modernizmin bir parçası olarak 1950’lerin sonralarına doğru ortaya çıkmış, 1960’larda giderek daha gürültülü, teknolojik olarak ilerleyen bir kültüre yanıt olarak ortaya çıktı. Aniden sadelik, temiz çizgiler ve beyaz alanın parçaları, görsel sanatlar, mimari ve grafik tasarımda daha fazla ortaya çıkmaya başladı.
80’ler 90’ların aşınmış, kolaj güdümlü stiller, yerini 2000’lerin başlarındaki parlak renklere bırakmış ve 2010’ların sonunda minimalizm kendini göstererek sadelik ile daha çok şeyi anlatıp ürüne odaklanan bir yapı ile hayatımızda yer edinmiştir. En basit instagram hesaplarımızda bile geçmişten günümüze bir baksak; her şeyi göstermek için yaptığımız kolajlı, efektli, arkası kalabalık fotoğraflardan sadeliğe doğru gelen bir fotoğraf geçmişinden, minimalist şimdiye ulaşabiliriz.
İşte tüm bunları dijital platformlardaki sosyal medyada, teknolojide ya da mobil deneyimlerinde, sürekli ilerleyerek ve belki de farkında olmadan hayatımızda yer alan sadelik yasalarının uygulandığını da günümüzde halen devam ederek görmekteyiz. Temiz ve havadar web sitelerinden şık Instagram profillerine, sade logolardan kartvizitlere kadar odak noktasına ulaşımın daha kolay olduğunu, spektrumdaki markalar gibi biz de ülkemizde ve kendi özel hayatımızda yavaş yavaş benimsemeye başladık. Kullanım alanlarına göre bir ambalaj tasarımında, bir web sitesinde ya da bir kitap kapağında… Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Siz de markanıza minimal bir dokunuş yapmak istiyorsanız bir sonraki yazımı kaçırmayın…
Yorum Yap