gülfidan barış

Markabeyi Soruyor – Prof. Dr. Gülfidan Barış Yanıtlıyor!

Günümüzün en güncel konularından Sanayi 4.0 Kavramı ile ilgili bir çok şey yazılıp  çizildi. Markabeyi bu güncel konuyu bir de pazarlama açısından değerlendirilmesi amacıyla “#BirBileneSordu. “Tüketici Davranışı”, “Şikayet Yönetimi”, “Pazarlama Teorileri “ve “Şikayet Yönetimi rehberi” kitaplarıyla yakından tanıdığımız değerli akademisyen Prof. Dr. Gülfidan Barış yanıtladı.

Son yılların en dikkat çekici konularından birisi “Sanayi 4.0” kavramı, bu konu üzerine çok fazla yorum yapıldı. Sizin bakışınızdan Sanayi 4.0 kavramı nedir? Sizce en temel şekilde bu yeni kavramın Pazarlama dünyasına olan etkisi ne olacaktır?

Benim gözümden Sanayi 4.0 zamanın akışında bizim kuşağımızın yaşaması gereken bir endüstri evresi. Bizden önceki kuşaklar örneğin, 1810’lu yıllarda sanayi açısından Buhar devrimiyle ana temanın belirlendiği dönemi yaşadılar. Ardından gelen kuşağın bahtı kitlesel üretim, montaj hatları ve elektriğin icadını deneyimlemekti. 1960’lı yıllar ise sanayi açısından bilgisayarların ortaya çıkışı ve doğal olarak optimizasyon çağıydı; o kuşak “Neyi? Nasıl? en iyi yaparız?” sorularını aradı. Şu günlerde ise Sanayi 4.0 ı konuşuyoruz. Bilgisayar kullanımının bir adım ötesi. İlk adımda bilgisayarlar veri üretti; insan yorumladı, şimdi bilgisayarlar veri üretiyor ve kendi aralarında yorumluyorlar. Sanayi 4.0 akıllı üretim, sanayi devrimi gibi isimler alıyor.

Gelelim pazarlama üzerindeki etkisine. İşin aslı yukarıda anlattığım sanayileşmenin doğal evriminde her şey pazarlama içindi. Doğal olarak Sanayi 4.0’ın pazarlama 4.0 anlayışını yaratması gerekiyor. Üreticinin, 1) tedarikçileriyle, 2) dağıtıcılarıyla ve 3) müşterileriyle teknoloji odaklı iletişimi pazara, üretime, pazarlamaya, sanayiye a) şeffaflık, b) iletişim, c) işbirliği, d) esneklik, e)hızlı aksiyon alma ve tepki verme yetkinlikleri getirdi.

Öncelikle iyi bir pazarlama yöneticinin bu yetkinliklerin ne olduğunu kavraması gerek. Misal: Nasıl şeffaf olunur? Bu soruyu muhteşem yanıtlaması gerekir. Kahve ya da kahve makinası satan bir işletme düşünün. Sanayi 4.0 sabah kalkan müşterinin saat kaçta, hangi bileşimde (sütlü, şekerli, sert, açık…) kahve içtiğini ya da içip içmediğini kayıt edebilen ve kaydı işletmeye yollayan kahve makinaları üretme imkanı verdi. Muhteşem değil mi? Artık işletme müşterinin evindeymişçesine onun kahve içme alışkanlığını biliyor. Bu bilgiyi kahve tedarikçilerine, süt tedarikçilerine iletebilecek. Üretici-müşteri iletişimi şeffaf, üretici-tedarikçi iletişimi şeffaf. Bu kadarla iş bitmiyor. Sabah kahvesinin ardından gün içinde odaklanma sorunu yaşayan müşteriyi koluna taktığı akıllı saat uyarıyor. “Kalp atışınız yavaşladı, kahve içmek ister misiniz?”. Müşteri-kahve makinası-kol saati birbirleriyle konuşuyorlar ve kahve makinası tercih edilen kahveyi hazırlamaya başlıyor. Dolayısı ile bir başka sektör de Sanayi 4.0’dan payını alıyor, ve dalga dalga yaşamımız büyük veri (big data), nesnelerin interneti (iots), sanal gerçeklik (augmented reality) gibi Sanayi 4.0’a eşlik eden kavramlarla doluyor. Yaşam bu kavramları aldıkça pazarlama da bunları hem işletmem hem müşterim için hem de tüm paydaşlarım için en iyi nasıl kullanabilirim diye sorgulamaya başlıyor.

Geleceğin çok keyifli olacağına inanıyorum. Yukarıda a’lar b’ler ile sıraladığım özellikler çok kıymetli özellikler, ve insan yaşamını daha iyiye götürecek özellikler.

Genel bazda Sanayi 4.0, üretim odaklı ve maliyetleri düşürme amaçlı bir yaklaşım. Sizce Sanayi 4.0 uygulamaları “Perakende sektörünü” üretim anlamında nasıl etkileyecek?

Evet işin en janjanlı yanı “Sanayi 4.0 maliyetleri düşürüyor” demek. Bunu dediğinizde bir anda tüm sanayinin dikkati çekiliyor. Çünkü sanayinin en temel derdi “En iyiyi en ucuza nasıl üretirim?” sorusudur. Ama buna ek olarak, Sanayi 4.0’ın operasyonları hızlandırma, ürün inovasyonunu tetikleme, daha iyi müşteri hizmetleri sunma gibi yararları da var, ki bu yararlar da bana göre en az maliyet avantajları kazanmak kadar çekici.  Tüm bu faydaların da perakende sektörünü dönüştüreceğini öngörmek çok kolay. Müşterinin akıllı buzdolabına koyduğu sütün akıllı çöp tenekesine gitmesini, siparişin yenilenmesi anlamına gelebilecek. Bu ise muhteşem bir müşteri hizmeti demek. Günümüzde müşteri için mağaza kavramı geleneksel anlamını yitirdi. Geçenlerde bir mağazada ürün deniyen genç kız annesine anne “Bu beden küçük, büyüğünü internetten alıyorum” dedi ve o noktada anında aldı. Şimdi mağaza neresi? Birkaç yıl sonrasında sanal gerçeklik ile ürünlerin denenmeden alınması mümkün olacak. Ben heyecanla mağazalara gelecek sanal gerçeklik aynalarını, hologramları, 3 d baskıları bekliyorum. Ne zaman? Derseniz bir zaman öngörüm yok ancak çok geç olacağını da sanmıyorum.

Nesnelerin interneti (IoT) kavramı ile birlikte birbirleriyle konuşan cihazların hızlıca hayatımıza girmesi bekleniyor, Hatta buzdolaplarımızın yumurta sayısı azaldığında kendi kendine sipariş vermesi konuşuluyor? Sizce bu mümkün olacak mı? Bu yeni düzende alışverişçiler buzdolapları mı olacak? Artık perakende firmalarının hedef kitlesinde nihai tüketicilerin dışında yazılımcılar ve beyaz eşya üreticileri mi olacak?

Elbette perakendenin o yöne evrileceği tahmin ediliyor, gıda perakendeciliği, ilaç sektörü bu evrilmeyi hızlı yaşayacak deniliyor. Perakendenin iş ortakları genişleyecek, daha fazla sektör ile iletişim kurabilecekler çünkü ürünleri daha fazla ürünle, makine ile konuşabiliyor olacak. Bu bağlamda ise kesinlikle yazılımcılara daha fazla ihtiyaç duyulacak. Endüstri 4.0’ın insanları işsiz bırakacağından endişe duyuluyor. Örneğin kasasız/elemansız mağazalardan, paketlemenin makinalarla yapıldığı perakende noktalarından söz ediliyor. Bu ise iş kaybı endişeleri yaratıyor. Bence belki bu pozisyonlarda ihtiyaç azalacak ama yeni pozisyonlarda yeni işler yaratılacak.

Giderek dijitalleşen bu yeni dönemde yaşadığımız ve yaşayacağımız dönüşüm ekonomimizi ve toplumu nasıl etkiler?

Geçenlerde bir bitcoin muhabbetidir aldı başını gitti. Neden? Çünkü dijitalleşen sanayide finans sektörü ya da bir başka yaşam alanı dijitalleşmeden uzak kalamaz. Her alan kendi payını yaşayacak. Ben bir devlet üniversitesi çalışanı olarak çok uzun süredir sanal imza kullanıyorum. İşte attığımız o imzalar sadece orada kalmayacak bizi bir başka boyuta taşıyacak. Yaşamının her alanını etkileyen dönüşümü ben iki yıldır kullanıyorum ve bunun başka ne tür etkilerini olduğunu sorgulamam lazım. Öncelikle hepimizin bunu kavraması iyi olur. Booking.com’un vergi vermemesi üzerine de konuştuk, dijital bir dünyada dünyanın bir ucunda kalabiliyoruz ve bu alımların devletler arası vergilendirme süreçlerini bilmiyoruz. Her şey her şey ile ilişkili. Daha önce de ifade etmiştim, bu sanayi devriminde şeffaflık temel kural. Bir iki gün önce okudum genç bilimciler deri altını gören cihazlar üretmişler. Eski bir ahit yazısı “Güneşin altına yeni hiçbir şey yok” diyor ya ben onu güne uyarlıyorum ve nesnelerin internetinde şeffaf olmayan hiçbir şey kalmayacak diyorum. Bu ise toplumsal dönüşümde siber güvenlik, çok dilli çok kültürlü olma gibi dönüşümlere yol açacak görünüyor.

Toplumun her dönüşümü ise pazarlamayı yeni bir dönüşüm döngüsüne sokar. Bu döngü ise daha mutlu, daha rahat, daha… bir yaşam getirir diye umuyorum.

Sektör profesyonellerine ve yeni mezun genç arkadaşlara vereceğiniz “3 tavsiye” ne olur?

Gençlere çok inanıyorum ben. Öncelikle onlara “merak etmelerini” öneriyorum. Herşeyi merak etsinler. Merak ettikleri konunun algoritmalarını, dinamiklerini anlasınlar, sorgulasınlar. İkinci önerim cesur olmaları. Yüreklerine güvensinler ve hedeflerine yürüsünler.

Üçüncü önerim ise sektör profesyonellerine gelsin. İş hayatına atıldıktan sonra okumaktan vazgeçmesinler. Akıl akıldan üstündür. Okumak zaman alıyorsa dünya kadar sesli kitap var, yaşasın teknoloji. 🙂