Sosyal Medya İçeriklerinde Hangisi Tercih Edilmeli? GIF mi Video mu?

Sosyal Medya İçeriklerinde Hangisi Tercih Edilmeli? GIF mi Video mu?

Müthiş bir hızla artan gif paylaşımları Giphy gibi mecraların yatırım almaya başlamalarını ve sayılarının artışını beraberinde getirdi. Markalar da insanların gif formatındaki görsellere gösterdiği ilgiye paralel olarak buraya odaklanıyor. Peki gif paylaşmak gerçekten verimli bir yöntem mi?

Bu konuyu markaların sosyal medya iletişim tercihlerinde üst sıralarda yer alan mecralara tek tek odaklanarak ele alalım. Söz konusu mecralar başlıca Facebook ve Twitter olarak karşımıza çıkıyor. Instagram’da gif paylaşmak mümkün olmadığı için gif/video farkını ortaya koyamıyoruz ve burada üzerinde durmayacağız.

Öncelikle bir sorunun cevabını verelim. Markaların bu gif sevdası nereden geliyor?

Tabii ki kullanıcılardan yani tüketicilerinden. WhatsApp bile taleplere karşılık verdi ve gif formatındaki görsellerin konuşmalar içinde paylaşılmasına olanak tanıdı. Çizgi filmlerden, dizi ve sinema filmlerinden bazı bölümleri alıp o anki duygunuzu hızlıca ve güçlü bir şekilde arkadaşınızla paylaşmak çok eğlenceli bir yol. Bu sahneler de çoğu kişinin belleğinde yer eden, bir referansı olan ve anlam taşıyan görüntüler oluyor. Dizi-film sahnelerinin olduğu gifler düşük boyutta, kalitesiz ve piksel piksel görünür. Hızlı paylaşım için boyutlar düşürüldüğü için görüntü kalitesi de oldukça düşük kalıyor. Bir marka için bu görüntü kalitesi kabul edilebilir bir durum değil. Ürün ve/veya logo görünümü bozulacak ve kullanıcı için hoş bir deneyim olmayacaktır.

Film sahnelerinin paylaşılabilmesinin ve bu görsel kalitenin arka planda kalmasını  sebebi sahnenin içeriği anlamdır. Markaların ürettiği içeriklerde bu anlamları oluşturmak son derece zor. Ve günümüzde de kimse marka içeriklerini çok özel bir anlamı ve mesajı olmadıkça paylaşmıyor.

Şimdi de mecralar özelinde gif formatındaki görsellerin durumuna bakalım.

Facebook direkt gif paylaşımını desteklemiyor. Kısa bir süre öncesine kadar sadece Giphy, Tumblr gibi mecralardan alınan dış linkler aracılığı ile paylaşılabilirken artık gif dosyasını paylaşım öncesinde videoya çevirerek dolaylı yoldan desteklemeye başladı. Ama bazı markalar halen video yerine dış link üzerinden gif paylaşımı yapmakta ısrar ediyor. Fakat bu paylaşımlarda ve özellikle reklam desteği verilen içeriklerde yer alan giflerin erişiminin yüksek olması ve bununla doğru orantılı olarak gif gösteriminin de artışı sonucunda oluşan trafiğin servera ek yük çıkarması nedeniyle giflerin Facebook üzerinde oynaması kaynak site tarafından engellenebiliyor.

Facebook üzerinden yapılan gif paylaşımlarının bir sorunu da data. Gifin kaç kişi tarafından oynatıldığını, ne kadar süre izlendiğini, hangi saniyede izlenmenin düştüğü gibi içerikle ilgili önemli olabilecek insightları göremiyorsunuz. Çünkü bu data tutulmuyor, tutulamıyor. Video paylaşımlarında ise videonun kaç saniye izlendiği, tamamlanma yüzdesi gibi verileri alıp analiz edebiliyorsunuz. Kaç kişinin izlediği ve hangi kısımlarda çıktığını görüp buradan çıkan insight ile gelecek dönemdeki içeriklerinize yön verebilir ve takipçi kitlenizi daha yakından tanıyabilirsiniz.

Twitter’da ise direkt gif paylaşımı yapılabiliyor. Ama burada da aynı data sorunu var. Gif formatındaki hareketli görselleri statik görsel olarak değerlendiriyor ve sadece medya tıklaması verisini veriyor. Videoda ise toplam görüntülenme, tamamlanma yüzdesi, ortalama izlenme süresi gibi verileri verebiliyor. Facebook’taki gibi detaylı data paylaşamasa da yine elinizde gif alternatifinden daha fazla veri bulunuyor.

Markaların ve ajansların içerik stratejilerinde hareketli içeriklerin olması artık bir zorunluluk. Kullanıcının hemen dikkatini çeken, kısa süreli ve mesajını hızlı ve net veren, diğer içerikler arasında farklılaşan ve “thumb stop” etkisine sahip olan içeriklere yatırım yapılmalı. Bu içerikler üretilirken de, analizi yapılırken de elinizde yeterince veri olmalı.

Sonuç olarak Video > Gif