İnsan, yapısı gereği kısa yollar bulmaya, kestirme kapılar keşfetmeye meyillidir. Her zamanda ve dönemde. Çünkü zaman herkes için aynı prensipte işler. Asla satın alamazsınız. Tik, tak… Geçer ve gider! Bu nedenle çok değerlidir ve kesinlikle paha biçilmezdir.
Bu iletişimde de aynıdır ve muhakkak hayati derecede önemlidir. Peki şimdi soruyorum: Elimizde bir anahtar olsa ve o anahtarla açabileceğimiz her kapıyı açabilsek, kısa yolları keşfedebilsek… Nasıl olurdu dersiniz? Nasıl mı? İşte şöyle…
Neden iletişimle ilgili bu kadar çok makale yazılıyor, eğitimler veriliyor, konferanslar düzenleniyor veya üzerine tezler hazırlanıyor olabilir? Ya da neden dünya üzerindeki iletişim fakültelerinden her yıl binlerce yeni mezun veriliyor? Biz iletişimi neden bu kadar çok önemsiyor olabiliriz? Sosyal bilimlerin bir parçası olan iletişim, hayatımızda neden bu kadar çok yer tutuyor? Bu ve bunun gibi sorular üzerine daha önce hiç düşündünüz mü?
Evet, akıllarda deli sorular. Peki cevap şu olabilir mi? …çünkü insan, sosyal bir varlıktır ve tüm yaşamını da iletişim üzerinden sürdürür. Sizce bu mudur? Bence, budur!
Çünkü insan markete gider, doktora gider, okula gider, eve gider, işe gider, arkadaşlarının yanına gider, tatile gider, yurt dışına gider, Ay’a gider. Hatta yakında Mars’a bile gider mi? Gider! Tabii ki her türlü olay ve durumda kendini iletişim kurarak anlatır, ifade eder ve sosyalleşir. Başkalarını da ancak yine aynı yolla anlayabilir. Fiziken gidemediği uzayın derinliklerinde bile iletişim kurma mücadelesini yılmadan sürdürür, bir şeyler yollar… Mesela 1977 yılında uzaya yollanan Voyager’daki Türkçe ses kaydı ne diyor? ”Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayrolsun.” Hayrolsun! tabii. Ama ya Türkçe bilmeyenler? Belki de ancak yüzyüze kaldığımızda onlarla iletişim kurabileceğiz…
Tekrar dünyaya dönecek olursak… Evet, içinde bulunduğumuz bu dünyayı tam 8 milyar insanla paylaşıyoruz. Türkiye’nin 2040 nüfus projeksiyonu ise 100 milyon kişi olarak tahmin ediliyor. Bugün için 83 milyon insanın yaşadığı ülkemizde, İstanbul’da km2’ye yaklaşık bir hesapla 3.000 kişi düşüyor. Sadece bu gezegeni ve uzayı değil, sanal alemi de paylaşıyoruz.
Bu arada, öte yandan da harıl harıl iletişimin anahtarını arıyoruz, iyi mi?
İşte iletişim bu yüzden önemli. Bizim, birbirimizle geçinmeye gönlümüz var!
İngiltere merkezli We Are Social’ın 2018
yılı araştırmasına göre Türkiye’de 51 milyon Facebook ve 33 milyon da Instagram hesabı bulunuyor.
Daha başarılı ve etkili bir iletişim sağlayabilmenin yollarını arıyoruz. Neden mi? Pek çok nedenden ötürü olabilir. Daha başarılı olmak için, kariyer basamaklarını hızla tırmanmak için, ürün ve hizmetleri satabilmek, daha çok satabilmek için. Markaları büyütmek, yerlerini korumak için, ailemizle, iş arkadaşlarımızla çatışma yaşamadan veya daha az çatışma yaşayarak birlikte olabilmek için, vs. vs… Üzerine makaleler, kitaplar, araştırmalar yazılıyor, worshoplar, eğitimler, seminerler düzenleniyor.
Bilenler, dillerinin döndüğünce bildiklerini bilmeyenlere anlatıyorlar. Ama neyi? İletişimi…
Google’layın lütfen… İletişimin 5 temel anahtarı, iletişim kurarken ihtiyacınız olacak 7 anahtar, etkili iletişimin 8 anahtarı. Sırrı, hatta sihirli formülü bile var arkadaşlar! Hayır, temizlik malzemesinden
bahsetmiyoruz, iletişimden konuşuyoruz. E peki olmadı, o zaman size İsviçre çakısı… Hadi canım!
Evet, kelime oyunlarından sıyrılamıyoruz bir türlü. Belki de seviyoruz, ama sonuçta yalınlaşamıyoruz, illa da metafor, illa da metafor… Karmaşıklaşıyoruz ve herhalde zannediyoruz ki ne kadar karmaşık,
gizemli olunursa o kadar iyi, kaliteli, pahalı, elit… Aman herkes anlamasın. Anlayanlar da bize yeter!
Bence bu metaforu çözüp, matrixde bi rahata kavuşalım. Çünkü o anahtar, o kilide uymadı mı? Kapıyı
asla açamazsınız! O kadar net. Şair ne demiş? Simple is the best!
İletişimin anahtarı nedir? derseniz…
“Tatlı dil, güler yüz” arkadaşlar. Basit değil mi? Ama kesinlikle değersiz değil, aksine çoook kıymetli. Biri sözlü, diğeri sözsüz iletişime tekabül eder. Çağları aşmış ve bugünlere, en az aynı değerde ulaşmayı başarmıştır. Atalarımız ne demişti? Tatlı dil…
Kilit ise iletişimdir. Ama diğer yandan da iletişimdeki kaynak rolüne karşılık gelir. Burası zihinleri biraz karıştırabilir ama neticede tam olarak sizee denk gelir, siz öyle bilin. Evet, evet… Sizi başarıya götürecek, önünüzdeki kapıları açacak olan sonuçta yine sizsiniz değil mi?
Her türlü iletişim biçiminde, sözlü veya sözsüz iletişimin başlangıcını, gidişatını ve sonucunu yöneten, kişinin yine ta kendisidir. Eğer iletişimi başarır, iyi yönetebilir ve etkili olabilirseniz önünüzdeki kapılar bir bir açılır. Böylece zamanı çok daha etkili kullanabilir, kısa yolları o zaman keşfedebilirsiniz. Başkalarının yapamadığı veya zorlandığı işleri yapabilir, ulaşamadığı bilgilere ulaşabilir, kuramadığı arkadaşlıkları kurabilir ve SİZ, başarabilirsiniz! Tabii unutmayın, hangi anahtarı kullandığınıza göre elde ettiğiniz sonuç da mutlaka değişir. Anahtar, bu nedenle önemli ve hayatidir.
Yönetici Özeti der ki:
“Koş vatandaş, koş! İletişimin anahtarında damping var. Biz de 1.” Uzakta aramakla vakit kaybetmeyin. Klasiktir ama iletişimin anahtarı aynadaki aksinizdir. Tatlı diliniz, güler yüzünüzdür. 3’ü, 5’i, 8’i de aynı yere varır. Temel mesele SİZ’sinizdir, sizin iletişim becerinizdir. Bu beceriyi kazanmanın yolu da illaki eğitim midir? “Evet” dersek doğru oturup, eğri konuşmuş oluruz, NBC’lere (natural born communicator) haksızlık olur. “Hayır” dersek de alaylı ve mekteplilere… Günlük yaşamınızda “içten gelen tatlı diliniz, güler yüzünüz hiç eksik olmasın. “İçten…” diyorum çünkü iletişim yapmacıklığı da çok kaldırmaz bilesiniz, atıştırmalık muamelesi yapar. Tutarlılık arar insan. Dün öyle, bugün böyle… Cık, cık, cık… Olmaz!
Leave a Comment