her iletişim doğru iletişim değildir

Her İletişim Doğru İletişim Değildir

Çok kaba bir imgeleme ile ringe benzetelim iletişimi. Şayet kuralına göre dövüşmüyorsanız, bu ring ayak oyunları için bir gün muhakkak dar gelecektir!

Gerek günlük yaşamımızda, gerekse kurumsal düzlemde doğru ve olabildiğince şeffaf bir iletişim süreci oluşturabilmek hayati derecede önem taşır. Tabii eğer karşımızdaki alıcının nezdinde güven kazanmak ve sonraki adımlara geçebilmeyi istiyorsak! Günlük yaşamımızda da öyle değil mi? Net olmayan insanlara karşı güven endeksimizi ve ilişkimizin düzeyini sorgulayalım…

Yazının ilk cümlesindeki ‘hayati’ tanımlaması gayriihtiyari yazılmamış, aksine tamamen yerinde bir tanımlamadır. Organizasyonları harekete geçiren, işler kılan ve bir yerden bir yere taşıyan ya da taşıyamayan baş aktörler makineler değil insanlar, yani o kurumun çalışanları değil midir? İşte tam bu yüzden hayati önem taşır, çünkü kurumlar da canlı yapılardır. Ve her canlı gibi doğar, büyür ve ölürler… 

Asıl konumuza dönersek! Şayet bireysel veya kurumsal düzlemde kaçacak, “U” dönüşü yapılabilecek, gölgede kalması istenen noktalar yaratılmak isteniyorsa o zaman iletişim süreci bildiğimiz model akışını, şeffaflığını ve en önemlisi güvenilir olma yönünü kaybeder. Biz buna örtülü iletişim deriz…

Kaynak bellidir, alıcı nettir. Ancak mesajlar belli belirsiz kodlanmıştır. Aynı konuda farklı ve birbiri ile örtüşmeyen, tutarsız mesajlar vardır. Alıcı tarafında doğru açılamayan, anlamlandırılamayan kısaca bir sonuca yönlendirmeyen bu mesajların, muhakkak ki geri bildirimleri de sağlıksızdır.

Farazi olarak; çok sayıda çalışanın yer aldığı bir fabrikadaki iç iletişim süreci üzerinden düşünmeye çalışalım. Şirket için kârlı geçen bir yıldır, büyümeye dönük yeni yatırımlar, makine ve ekipman alımları vardır. Bu konuda çeşitli yayınların ekonomi sayfalarında, internette o kurumla ilgili haberler yer alır. Öte yanda ise çalışanlar cephesinde çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve zam oranlarıyla ilgili sesler yükselmektedir. Bu sesler artık duyulur bir düzeye de ulaşmıştır. Yönetime bir şekilde ulaşan bu seslere şirket yönetiminden gelen bildirimler ne kadar belirsiz ifadeler taşıyorsa, bir söylenen ile diğeri birbirini tutmuyorsa ve sorular cevapsız bırakılıyorsa… Uzayıp giden bu kovalamacanın açtığı kapının ardından görünen; molalarda, yemek aralarında kümelenmiş insan gruplarındaki artış, çalışan verimsizliği, ürünlerle ilgili şikâyet sayısının artışı ve işlerin tamamlanma süresinin uzaması ve hatta belki de grup içinde iş arayanların sayısının çoğalması olacaktır.

Çeşitli kaynaklarda John Sculley’in söylediği rivayet edilen şu söz aslında bir yönü ile konumuzu ne güzel de pekiştiriyor; “Bir kurum içerisinde insan ilişkilerinin olumlu olması, çalışanların bütün enerjilerini daha iyi yapmak yönünde kullanmalarını sağlar. Aksi takdirde enerji, insan ilişkilerinden kaynaklanan sorunları aşmaya yönelir. Böyle bir ortamda yaratıcılıktan söz edilemez.”

Bu yazının Yönetici Özeti şunu söyler; moda tabiri ile tanımlarsak “insan aktifleri”mizi, aktif olmaya devam ettirme çabamızdır iç iletişim ve halkla ilişkiler. Bu yönüyle iletişim sürecimizi örtülü biçimde değil, şeffaf ve güvenilir bir biçimde sürdürmek, çalışanlar açısından olduğu kadar işletmeler için de kestirilebilir sonuçlar ortaya koyacaktır.