Dünya son hızla teknolojik birçok yeniliğe imza atıyor, insanlar görmedikleri yepyeni teknolojilerle karşılaşıyorlar. Durum böyle olunca da ürün ve hizmetlerde bu değişime kayıtsız kalamıyorlar ve değişiyorlar.
Kişilerin davranışları teknoloji ile birlikte birçok alanda değişkenlik göstermeye başladı. Günde minimum 72 kere cep telefonlarımızı kontrol etmeye, iş toplantılarında bir yandan konuyu takip ederken diğer taraftan e-mail veya WhatsApp mesajlarımızı izlemeye başladık, hatta bazen gelen bir e-mail mesajı veya WhatsApp mesajı o an anlatılan konunun da önüne geçip konsantrasyonu gelen iletinin içeriğine çekmeye başladı. Artık herhangi bir mekana gittiğimizde ilk istediğimiz menüden veya sunulan hizmet detaylarını öğrenmekten önce Wi-Fi şifresi oldu. Öyle ki mekan seçimini ücretsiz Wi-Fi veren noktalara doğru kaydırırken bu hizmeti sunmayan mekanları adeta “kara listeye” alıp o mekanlara gitmemeye, tercih etmemeye başladık, yani artık bir pastaneyi lezzetli pastaları için değil, internet olup olmamasına göre seçer olduk. İşte tamda burada işletme sahiplerine önemli ödevler düşmeye başladı. Artık mekanda sadece internet hizmeti sağlamak yetmeyecek, onun en iyi hızda sağlanmasına dikkat edilmesi gerekecekti. Müşterinizi önce Wi-Fi bağladıktan sonra ürün ve hizmetlerinizi sunmaya, anlatmaya ve satmaya başlayabilirsiniz.
İnternet, teknolojik ürünler hayatımızın içerisinde o kadar yer almaya başladı ki havayolu şirketleri de yeni döneme hızlıca uyum sağlamaya başladılar. Pegasus havayolları yeni uçaklarında “sigara içilmez” ikonunu kaldırarak yerine “bilgisayar, tablet, telefon kısacası elektronik cihaz kullanılmaz” ibaresini yerleştirdi. Artık kurum olarak bilgi sistemlerine, iletişim cihazlarına ilişkin uyarılarınızı da bu yeni dünya beklentilerine göre yapmanız gerekecek.
Marka konseyi eğitimlerinden birinde Tülin Lehy, dijital hayatın değişimini şu şekilde özetlemişti, artık kuşaklar ele alındığında, bireyleri sadece doğdukları döneme ilişkin değil, internete sahip olmaları ve hatta sosyal mecralara bağlanıp, bağlanmadıklarına göre ayırmanın yeni dünya prensiplerini kavramada yardımcı olacağını belirtmişti. Yani anne ve babalar hatta dedeler veya büyük anneler Facebook, Instagram, Twitter’a bağlanma ve aktif kullanma özelliklerine göre toplumsal hayattaki yerlerine yön verebiliyorlar. Yani aslında bireyler sosyal mecralar üzerinden iletişimde kalmaya devam ettikçe, bu kanalları kullanma yetilerine sahip oldukça aralarında bağın süreceğini söyleyebilmek mümkün. interneti aktif kullanan dedeler kahvede oturmak veya TV önünde monolog şekilde yaşamaya devam etmek yerine, sosyal mecraları kullanmaya, interaktif bu dünya içinde yaşamın içinde rollerinin devam ettiğinin altını çizmeye devam edecekler. Sosyal mecraları kullananan bir anneniz, babanız, amcanız veya teyzeniz varsa unutmayın onlar artık sizi daha yakından ve interaktif olarak takip etmeye başlayacaklar. Yüz yüze iletişimde zayıflayan bağlar, sanal kanallar aracılığıyla güçlenecek. Özetle İnternet ve sosyal mecraları kullanabilen bireyler ile kullanamayan veya kullanmayı tercih etmeyen bireylerle ilgili bir farklılık olacak. Bu nedenle marka, pazarlama, iletişim yöneticileri bu yeni manzarayı iyi izlemeliler, değişen dünyaya entegrasyonlar devam edecek.
Görsel kaynak; https://images.martechadvisor.com/images/uploads/content_images/bb52dc203a4567d9c8b43fb1e353c0fc.jpg
Yorum Yap