Kültür endüstrisi; Frankfurt okulu üyleri Thedor Adorno ve Max Horkheimer tarafından geliştirilmiş bir kuramdır.
Adorno ve Horkheimer 1923 yılında kurulan Frankfurt okulunun kurucularıdır. 1930’lu yıllara kadar çalışmalarını Almanya’da sürdüren okul, bu tarihten sonra Nazi Partisinin iktidara gelmesi ile birlikte çalışmalarını Amerika’da devam ettirmek zorunda kalmıştır. Frankfurt Okulunda yapılan çalışmaların temelini kapitalist sisteme karşı olan eleştirel yaklaşımlar oluşturmuştur. Amerika’daki yaşam tarzı, ekonomik durum, kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkisi, sürekli gelişim içinde olan eğlence sektörü ve sanatın bir dalı olarak ortaya çıkan sinema kültür endüstrisi üzerindeki çalışmaların kaynak noktasını oluşturmuştur. Kültür endüstrisi kuramı genel olarak kapitalist sistemin sahte ihtiyaçların hakim olduğu bir dünya oluşturduğunu bu dünyada yaşayanların ise tek boyutlu toplum olduğunu savunur.
Kültür, toplumların sosyal yaşamına işaret eden, sürekli gelişim içinde olan ve toplumları birbirinden ayıran bir olgudur. Fakat kapitalizmle birlikte sanayinin seri üretim sistemine ayak uydurup standart hale getirilmiş, yaratıcılık ve özgünlük varlığını yitirmiştir. Standart haliyle kültür, sermayenin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu doğrultuda üretilen ürünler kitlesel tüketim anlayışıyla bireylerin sahte ihtiyaçlara odaklanmasını sağlamaktadır. Kitlesel ürünler bireylere bir yaşam biçimi benimsetir, onları bu yaşam biçimi için şartlandırır. Bu durum çok fazla insan tarafından benimsendiğinde tek boyutlu düşünce, tek boyutlu insan, tek boyutlu toplum ortaya çıkacaktır. Bireyler bu tek boyutlu standart biçimi hiç düşünmeden kabullenirler. Çünkü gün içinde rutinlerini gerçekleştirirken o kadar çok çaba harcarlar ki artık düşünmeye ihtiyaçları yoktur, yorulmuşlardır. Çaba harcamadan hazır olana odaklanırlar. Medya sinema ve eğlence sektörünün onlara kültür olarak sunduklarıyla boş zamanlarında eğlenip duygusal boşalma sağlayıp ertesi günün günlük rutininine hazır hale gelirler. Kuramcılar, kültür endüstrisi kuramında sistemin bireylere daha çok çalışmak, daha çok tüketmek ve iyi bir yaşam üçlüsünü dayattığını belirtir. Bunun üzerine bireyler emeklerini, boş zamanlarını kendilerini sahte ihtiyaçlar için harcar. Bireyler iyi yaşama hiçbir zaman ulaşmaz ve hep mutsuzdur. Adorno ve Horkheimer standartlaşan kültürle birlikte bireylerin paket beğeni ve zevkleri vardır, her şey birbirinin aynıdır. Bireyler kültür endüstrisi tarafından oluşturulmuş hayatı yaşar. Bireyler edilgen konumdadır ve düşünme yetenekleri ellerinden alınmıştır. Onlara sunulan hayatı sorgulamadan atomize olmuş bir şekilde yaşarlar.
Görsel kaynak; https://backyardphilosophy01.files.wordpress.com/2014/07/culture-industry.jpeg
1 Yorum