Pazarlama departmanı çalışanlarının ve sektörde bulunanların yaşadığı en büyük sorunlardan biri departmanının işlevinin “satış” ile karıştırılıyor olması. Ne yazık ki bu karmaşa ülkemizin önemli şirketlerinde de karşımıza çıkabiliyor. Özellikle aile içinde teyze, hala, dayı gibi akrabalara meslekle ilgili “pazarlamacıyım” ben denildiği zaman; “oo iyi evladım, geçen gün bize de tencere pazarlamacısı geldi ama eve almadık” gibi diyaloglarla her sektör çalışanı arkadaşımız mutlaka karşılaşmıştır ve karşılaşmaya devam ediyordur. Daha bu süreç henüz netleşmemişken dünya da yepyeni bir akım kendini göstermeye başlıyor. Bu akım “müşteri deneyimi yönetimi” olarak tanımlanıyor.
Günümüzdeki kızgın rekabet “mutlu müşteri” yaratma ve elde tutmayı zorunluluk haline getirirken şirket yapılarının da bu doğrultuda geliştiğini görüyoruz. Pazarlama’nın kalbi olan ABD’de pazarlama departmanlarının yerini “Müşteri Deneyimi Yönetimi” departmanları alırken, Ülkemizde de örneklerine rastlamaya başladık.
Bu yeni disiplin, pazarlamanın bünyesinde bulundurduğu, müşteriyi tanıma, değerlendirme ve ona uygun stratejilerle ihtiyaç yaratma fikrini bir adım öne çıkararak, taşın altına artık sadece pazarlama çalışanlarının değil, bir şirketin Muhasebe departmanından, lojistik departmanına kadar iç müşterilerin de; dış müşterileri “mutlu” etmesi gerektiği ve toplam müşteri “mutluluğunda” tedarik zincirinden, nihai tüketicinin deneyimine ve deneyim sonrası beklentilerine kadar her şeyin mükemmel şekilde dizayn edilmesini zorunlu kılıyor.
Mutlu müşteri yaratmanın elzem olduğu bu günlerde Pazarlama departmanları mekanik bir departman olmaktan, daha interaktif ve katılımcı bir departman olmanın baskısını yaşarken, bu değişimin sancıları kendini hissettiriyor.
İlerleyen günlerde pazarlama departmanlarının bu zorlu sınavdan nasıl çıkacaklarını, bayrağı “müşteri deneyimi yönetimi” departmanlarına mı bırakacaklarına yoksa herşeye rağmen ayakta mı kalacaklarına hep birlikte tanık olacağız.
Önce her şey bir toz bulutuydu, büyük patlama sonrası (sanayi devrimi mi desek ?) üretim < satış < pazarlama evriminde tüketim yönetimine dair illaki evrim devam edecektir. Müşteri deneyimi yönetimi mi neden olmasın ? Değişmeyen tek şey değişim değil miydi ? Ufuk açan yazınız için teşekkürler
Mehmed Bey, Değerli yorumunuz adına teşekkür ederiz. Değişim her zaman devam ediyor. Dünya üzerindeki ticari akımlar, bu değişimlerin ana sebeplerinden . Yeni ufuklarda görüşmek üzere.
Müşteri deneyimi yönetimi, müşteri hizmetleri… Bu birimlerin oluşmasına karar veren stratejik pazarlama zekasıdır. Pazarlamanın operasyon ayağı ise daima var olacaktır.
Pazarlama ölmez, departman bölünmez! 🙂
Değerli ismini vermek istemeyen bir pazarlamacı 🙂
Pazarlamanın gücü, onu temsil edenlerin bakış açılarıyla yön bulacak. Gelecek bir çok değişime gebe. Merakla bekliyoruz.
Sevgiler.
Öncelikle bu siteyi uzun süredir takip ettiğimi belirtmek isterim. Bu ilk yorumum olacak. Gerçekten güzel yazılar okuyor faydalaniyorum. Insallah cok daha sık guncellenir, hergun bir kac yeni yazi okuma imkani buluruz.
Musteri deneyimi yonetimi vs. gibi tum terimlerin pazarlamanin alt basliklari olabilecegini ancak pazarlamayi asamayacaklarini dusunuyorum.
Değerli Fikir Alemi, ilk yorumunuzu bu makalenin altına yapmış olmanızdan büyük onur duyduğumu ve bununla birlikte teşekkürlerimi iletmek isterim. Eleştiri kültürünün zayıfladığı günümüzde “farklı bakış”lara göstermiş olduğunuz ilgi mutluluk verici. Pazarlama departmanları yıllarca “satış” kavramının gölgesindeyken ki -ülkemizde halen tam ayrışabilmiş değil. Dünya yeni bir yapı hakkında konuşuyor. Bu yeni akımın adı “Cx (Customer Experience) Müşteri Deneyimi, Pazarlamayı alt edebilecek mi? bunu hep birlikte göreceğiz. Pazarlama köklü temelleri olan bir alan. Sanırım değişimi yöneten bu alan da gün gelecek bu değişimden nasibini alacak mı? merak edilen de bu. Farklı paylaşımlarda değerli yorumlarınızı bekliyor olacağım.