Ya “Süperman” olursun ya da “Yüzyılın Beceriksizi”
Öncelikle ‘Kriz’ kelimesinin ne anlama geldiğini iyi kavrayarak yola çıkmak gerekiyor. Yönetim Bilimleri açısından kriz; “Beklenmeyen ve önceden sezilemeyen, acele cevap verilmesi gereken, kurumların önleme ve uyum mekanizmalarını etkisiz hale getirerek mevcut değerlerini, amaçlarını ve işleyiş düzenini tehdit eden gerilim durumudur.” Kimimiz için kriz tüyleri diken diken eden bir olayken, Çin’de “fırsat” ve “tehlike” anlamlarıyla 2 aşamada değerlendirilen bir kavramdır. Yani krize aynı anda hem olumlu hem de olumsuz çağrışımlar yüklenmektedir. Çünkü, kriz gelecek şekillendirmesinde olumlu yahut olumsuz sonuçlar yaratmayı bizlere sunan bir evredir.
Her Stresli Ortam Kriz Değildir!
Nasıl kadınlara her mide bulantısı ve baş dönmesinde hamile teşhisi konulmuyorsa, şirketlerde de her stresli dönem kriz olarak adlandırılmamalıdır.
• Kuruluşun itibarının sarsılması,
• Sorunun çözümlenebilmesi için sürenin çok kısıtlı olması,
• Kuruluş tarafından beklenmeyen bir zamanda meydana gelmesi.
Yukarıda yer alan 3 unsurun aynı anda cereyan etmesi kriz dönemine girildiğini netleştirmektedir. Bu dönemde verilen bir açık rakiplerin stratejik hareketi sonucunda kurumun kamuoyundaki pozitif imajını çok kısa sürede zedeleyebilme gücüne sahiptir. Beklenmedik bir anda meydana gelmesi, kuruma yönelik tehdit oluşturması ve mücadeleye yönelik zaman baskısı ancak iyi bir yönetim ile fırsata çevrilebilir. Bunun için şirketler kriz dönemlerinde olağanın dışında yönetim usullerine ihtiyaç duyar. Yani her reçete her hastalıkta kullanılmaz mantığına bu aşamada geçmek şirketin hayatını kurtarıyor. Bu da şirketlerin yeni Süperman’lerini keşfetmesi için iyi bir fırsat oluşturuyor.
“Yüzyılın Beceriksizi”
En başta söylediğim gibi krizler olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurur. Krizi fırsata çevirmekten ziyade firmalar bazen yaşanan krizden kendilerine daha büyük krizler yaratıyor.
Bunun en iyi örneği 2010 yılında Meksika Körfezi’nde BP’nin ( British Petroleum ) yaşadığı patlama denebilir.
Yaşanan krizi tekrardan kısaca hatırlayalım. Körfezde yaşanan patlama ile birlikte yüzeye ulaşan metan gazının alev alması sonucu platformda yangın çıktı. Patlama şiddeti ile yana doğru eğilen 78 m uzunluğundaki ve yaklaşık 33 bin tonluk platform, 36 saat sonra sulara gömüldü. Kuyudan denize ham petrol ve gaz fışkırmaya başladı. Yaklaşık 200 km kıyının petrolden etkilendiği açıklandı. Patlama sonrası denize akan petrolün ise günlük 15 milyon litre civarında olduğu belirtildi. Kuyu kapatılana dek sızan miktarın ortalama 800 milyon litre civarında olacağı öngörüldü. Kazada 11 işçi yaşamını yitirdi, 17 kişi yaralandı.
Bu büyük olaydan sonra tüm gözler BP yönetiminin üzerine çevrilerek kamuoyu açıklaması yapmaları beklendi. Dönemin CEO’su olan Tony Hayward yaptığı ilk açıklamada ”Çevreyi bizden daha çok kirletenler var.” ve ”Sorunla mücadele için gerekli teçhizata sahip değiliz” diyerek kendileri adına krizin etkisini 2 katına çıkartacak açıklamalarda bulundu. Halkın tepkisini üzerine çeken Tony Hayward bir de Obama tarafından ”Yüzyılın beceriksizi” olarak büyük ve etkili bir tepkiye maruz kaldı. Kanaat önderlerini de karşısına alan BP iyiden iyiye itibar kaygısı yaşamaya başlayacaktı ki Yönetim Kurulu Başkanı olan Carl-Henric Svanberg suskunluğunu bozarak doğru bir stratejiyle kamuoyunu bilgilendirdi. 32 milyar doları bulan bir bütçe ile sorunların giderilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladı. Bütçe belirterek kaybettikleri güven duygusunu tekrardan kazanmak istediklerini ve şeffaf bir yaklaşım izleyecekleri mesajını kamuoyuna vermiş oldu. Bunun yanı sıra mağdur olan kişilerin içinde yer alan balıkçıları işe alarak, kabullenme evresini atlatıp hatalarını giderebilmek adına eyleme geçtikleri mesajını da verdi. İlk günlerde şefaflıktan uzak bir strateji izleyen ve büyük tepki alan firma, yaşadıkları itibar kaybından sonra şeffaflık ilkesini kriz yönetiminin mottosu olarak belirledi. Hatalarını kabullendiklerini fakat çözümsüz olmadıklarını kamuoyuna duyurarak doğru olan stratejisine başlamış oldu. Şirketin küçülmesini göze alarak ellerinden geleni yapacaklarına kamuoyunu inandıran firma yaptıklarıyla da söylemlerini destekledi. Patlama ve sızıntının olduğu yerden canlı yayın hizmeti sunarak ilk olarak gerçekleştirdikleri stratejiye zıt bir şekilde halkla bütünleştiğini göstermiş oldu. Bunun yanı sıra bir çok PR çalışmasıyla pozitif algı yaratmaya odaklanan firma krizin yaşandığı dönem CEO olan Tony Hayward’ın ise görevine son verdi. Hayward’ın yerine sızıntıyla mücadele operasyonlarını devralan ve Amerikan basınıyla başarıyla başa çıkan ABD’li Bob Dudley şirketin yeni CEO’su olarak göreve başladı. Bob Dudley’in ilk sözleri ise: ‘BP bu krizden daha küçülmüş ama daha verimli halde çıkacak.’ oldu. Bu şekilde krizden sadece maddi kayıp yaşarayak çıkmayı başarabilen BP gecikmeli de olsa başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirmiş oldu.
Yorum Yap