Seveni de sevmeyeni de Apple’ın girdiği her alanda taşları yerinden oynattığı gerçeğini yok sayamaz. Birçoğunda başarılı olsa da istediği dönüşü alamadığı projelerde oldu elbet ama bu yazıda başarısızlıklarından öte bugüne kadar neler başardığı ve yaşattığı kullanıcı deneyimi üstünden Apple’ın oluşturduğu ekosistemin etkisine değineceğiz.
Apple önce ile kişisel bilgisayar kategorisini ortaya çıkardı ve Apple II ile çok önemli bir başarı elde etti. Ardından müzik endüstrisinin dinamiklerini iPod ve iTunes’la değiştirdi. iPhone ile akıllı telefon piyasayını alt üst etti ve iPad ile piyasadaki tabletleri geride bıraktı. Apple Watch dünyanın en çok satan saati oldu. Dikkat edin en çok satan “akıllı saati” değil “saati”. Donanım-yazılım uyumunu maksimize ederek sunduğu tüm ürünlerde optimum deneyim sağladı ve bu deneyimi bir ekosistem içinde sundu. Tüm ürünler birbiri ile bağlantılı ve ister iCloud üstünden dünyanın herhangi bir yerinden isterse de Wi-Fi ile aynı ortamda birbiri ile konuşan ve senkronize olan cihazlar ve bunun neredeyse sorunsuz çalışmasına olanak sağlayan yazılım ile insanların tercih sebebi oldu.
Peki bu sunulan deneyimi bir metafor üstünden analiz etmek istesek en uygun metafor ne olurdu? Benim tercihim zombi salgını üstünden ilerlemek. Şimdi bu şekilde bir analiz yapalım.
Dünya çapındaki zombi salgını nedeniyle insanların %90’ı zombiye dönüşmüş ve geri kalan sağlıklı insanlardan bazıları korunaklı kasaba veya kamplarda yaşamakta, diğerleri de bu kampların dışında sürekli tehlike altında ve hayatları için savaşmaktalar. Kasabalarda yaşayanların rahatları nisbeten yerinde, korunaklılar ve bazı kısıtla dışında rahat yaşıyorlar. Dışarda olanlar ise sürekli tetikte, çeşitli silah ve araç gereçlerle hayatta kalmaya çalışıyorlar. Onları koruyan herhangi bir yapı yok. Tamamen bağımsız ve herhangi bir dış sınırlama olmadan gayet özgürler ama açıkta ve korunmasızlar. Kasabadakilerin kendilerini korumak için bazıları mantıklı bazıları saçma kuralları var ve güvenlik nedeniyle silah ve silah yerine geçebilecek araç gereçlere erişim sınırlı ve olası bir tehlike anına kadar kilit altında ve kimse istediği gibi özgürce dolaşıp kafasına göre takılamıyor.
Sanıyorum burada hangi grup hangisi anlamışsınızdır. Apple kendi sistemini kurmuş, duvarlarını örmüş ve dışarıya karşı güvenlik önlemleri yanında kullanıcılarını ve kullandıkları uygulamaları kısıtlayarak kontrolü elinde tutuyor. Bunun hem olumlu hem olumsuz yanları var. İstediğin şekilde kişiselleştirme yapılamaması, NFC çipinin sadece Apple Pay ve diğer Apple uygulamaları için kullanılıyor olması kayda değer sayıdaki olumsuz yönlerinden. Windows/Android tarafı ise kullanıcılarını istedikleri şekilde kendi sistemlerini kurmaları ve kişiselleştirmeleri için ideal şekilde oluşturulmuş. Bu da dışardan saldırılara açık hale getiriyor ve eldeki donanımın kullanıcıların kişiselleştirmesi sonrasında gelen ek yükü yer yer kaldıramamasına yada sistemin ömrünü kısaltmasına yol açıyor. Stabil bir deneyim uzun süre geçerli olmuyor ve donanım güncellemesi vs. ile donanımın geliştirilmesi kaçınılmaz duruma geliyor. Ek olarak cihazların birbiri ile iletişimi de tek bir ekosistem altında kolayca gerçekleşmiyor. Birbirine tanıtacak ek yazılım kurulması gerekiyor. Cihazlar arası kablosuz iletişim yetenekleri Apple ekosistemine göre oldukça kısıtlı. Stabil bağlantı için genellikle kablolar ile birbirine bağlanması gerekiyor.
Modern hayatın hızı içerisinde bu işlemler bazıları için işin zevki olsa da bazıları için işkenceye dönüşebiliyor. Apple burada insanlara güvenli bir liman sunuyor ve benim çatım altında tüm işlerinizi güvenle yapabilirsiniz mesajını veriyor. Kendi ürünleri arasındaki iletişim ve bu sayede oluşan ekosistem Apple kullananlara büyük avantajlar sunuyor.
İşte Apple’ı Apple yapan da tam bu nokta. Elbet temsil ettiği kavramlar da Apple’ın bir parçası ama ürün deneyimi olmasa hepsinin altı boşalır ve anlamsızlaşır.
Bu ekosistemi kullanıcıların kendi ürünlerini kullan(a)maması ve başka markalara gitmemesi için yapmış olduğu kaçınılmaz bir gerçek olsa da vadettiği ve yaşattığı deneyim sayesinde Apple bu stratejisinin altını dolduruyor ve nisbeten daha sorunsuz ve daha stabil bir deneyim sunuyor.
Bunu Apple ekosisteminin içine girdikçe daha iyi anlıyorsunuz.
“Nedir bu ekosistem?” diyenler için MKBHD’nin gayet güzel açıkladığı videosunu bırakıyorum.
Leave a Comment