Pazarlama sadece ürün ve hizmet üzerine kurulu değildir. Bir kişiyi, bir ünlüyü de pazarlayabilirsiniz. Marka, bir kişilik üzerine oturtulur. Yani o kişi bir markayı çağrıştırır. Marka artık bir kişilik halini almıştır ya da tam tersi; o kişilik artık bir markadır. Günümüzde ünlüler bu yolla pazarlanır. Peki tam olarak nedir bu ünlülerin marka yönetimi?
“Herkesçe bilinip tanınan, ün salmış olan” kişiye biz ‘ünlü’ diyoruz. İşte tam burada herkesçe bilinip tanınmak için ve yerini istediğin bir yere konumlandırmak için bir şeyler yapman gerekir. Günümüzde kimileri sosyal medyada – instagram, vine gibi – eğlenceli fotoğraflar ve videolar çekip paylaşır. Biz bu isimlerin paylaşımlarını görünce komik olduğunu düşünürüz. Kimileri de twitter’da iktidarı ve yönetimi eleştiren paylaşımlarda bulunur ve biz bu kişilerin muhalif bir duruşu olduğunu anlarız. Örneğin, Şahan ve Ata Demirer eğlenceli video paylaşımlarıyla ‘komik adam’ marka algısı yaratırken, Beren Saat, Genco Erkal, Levent Üzümcü gibi ünlü isimlerin muhalif duruşları bambaşka bir algı yaratır. Yani her ünlü kendini başka bir yere konumlandırırken, aslında bir değer bir marka algısı yaratır.
Sadece sosyal medya ile bir algı yaratmak yeterli olmayacaktır. Zaten ünlüler bu sebeple Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerine yönelerek kendileri hakkında iyi bir imaj bırakmak için uğraş verirler. Örneğin, Seda Sayan bu yüzden yıllardır ‘en güvenilir kişi’ ünvanının sahibi olmuştur. Ya da Gülben Ergen, “Çocuklar Gülsün Diye” adlı projesiyle, çocuklar için uğraş veren ünlüler arasında yerini almıştır. Tuba Büyüküstün ‘İyi Niyet Elçisi’ olarak yine kendini marka olarak iyi bir yere konumlandırmıştır. Ya da LÖSEV gibi kuruluşlara destek olmak, öğrencilere burs imkanı sağlamak, sponsor olmak, kamu spotlarında rol almak gibi ünlülerin yaptığı daha birçok gönüllü faaliyetler de bulunmaktadır. Bu da onlar için iyi bir marka algısı yaratır.
Marka algısı yaratmanın daha birçok yolu vardır. Örneğin Tarkan, dünyaca üne kavuşmuş bir sanatçı olarak bugün artık Megastar olarak nam salıyor. Tarkan denince akla Megastar geliyor. Bu algıyı yaratmak kolay değil; bu şekilde bütünleşmek ve bu şekilde bağdaştırılıyor olmak yoğun bir uğraş ve emek gerektiriyor. Ayrıca bu markayı, bu etiketi korumak için bunun sürdürülebilir bir imaj olması gerekiyor. Örneğin, Gülben Ergen artık çocuklar için bir şey yapmayı bıraktığı takdirde, yaptıkları da zamanla unutulacak ve Gülben Ergen denince Çocuklar aklımıza dahi gelmeyecektir. Sonuç olarak bir tüketim endüstrisi içindeyiz ve popüler kültür gereğince sürekli yeni şeyleri çok hızlı bir şekilde tüketmek istiyoruz.
Ünlüler bir markadır ve bu sebeple reklamlarda çok fazla ünlü kullanımı görülür. Çünkü o ürüne bir değer katar. Yani sevilen ve güvenilirlikte ün salmış bir ünlü, bir ürünü tavsiye ettiğinde ona inanıp, güvendiğimiz için reklamdaki o ürünün satın alınması daha kolaylaşacaktır. Aynı zamanda ünlüler bir popüler kültür ürünüdür ve bir ürün gibi de çok iyi bir şekilde pazarlanabilirler. Bunun yanı sıra, kendi ürettikleri parfümler, kendi ürettikleri kreasyonlar vs. ile kendi adını ürünlere de verebilirler. Çünkü onlar gibi giyinip, onlar gibi kokmak isteyen özenti bir nesil yetişiyor ve bu da kendi markalarını ürünlere de yansıtmalarına olanak sağlıyor. Dolayısıyla pazarlama dünyasının kapısı onlar için sonuna kadar açılmış oluyor.
Ünlülerin pazarlanması çok önemli ve dünyada buna çok önem veriliyor. Madonna, Katy Perry gibi dünyaca tanınan starların kişilikleri hep bir marka üzerine oturtularak pazarlandığı için bugün hala konumlarını koruyabiliyorlar. Bir de öldükten yıllar sonra bile marka algılarını koruyabilen ünlüler var ki onlara şapka çıkarmamak elde değil: Zeki Müren, Michael Jackson, Marilyn Monroe ve daha niceleri… Zeki Müren, eşsiz şarkıları ve şaşalı kostümleriyle hala dillerdeyken, Michael Jackson denince dansı ve tabi ki Marilyn Monroe denince de çok seksi, çok güzel bir kadın olduğu akla geliyor. Şöyle bakınca hepsi başka kulvarda ve başka şekillerde etiketlere sahip. Kimi sesi, kimi dansı, kimi fiziğiyle pazarlanmış ve çok da başarılı olmuşlar.
Leave a Comment