‘Şirketler kendi adlarını parlatmak için ünlülerin havalarını ödünç alıyor’ diyor, pazarlama üstadı Philip Kotler.
Ünlülerin popülarite, dikkat çekme ve güven oluşturma algılarından yararlanarak firmalar işlerini kolaylaştırmak istiyor çünkü, marka ve ünlü doğru eşleştirildiğinde satışlar birden 2’ye katlanabiliyor. Fakat yanlış ünlü kullanımında ise marka değeri yerle yeksan olabilir. Yani tetiği çekmeden önce hedefi iyi ayarlamak gerekiyor.
Günümüzde ünlüler sadece reklamlarda rol almıyor, şirketin pazarlama aktivitelerinin içerisinde de yer alıyor hatta ünlü özel hayatıla da markayı temsil eder hale geliyor. Örneğin, L’Oreal’le 4.7 milyon dolarlık reklam anlaşması yapan Beyonce’un başka ürünler kullanması kesinlikle yasaklanarak şirketin, şarkıcının saçında test yaparak kontrol etme hakkına da sahip olduğu anlaşmalarında belirtilen maddeler arasında yer aldı. ‘Ünlü Satar’ sözünü boşa çıkarmayan markalar,ünlü etkisini kullanarak müşterilerinin hayatlarına saç renginden kilosuna, kadar etki edebilen bu gücü tam anlamıyla kullanıyor. Hiç sıkılmadan izlenen reklamların genellikle ünlülerin yer aldığı reklamlar olduğu da yapılan araştırmalarda gözler önüne seriliyor. George Washington Üniversitesi’nde endüstri psikologu olarak çalışan James Bailey ise daha ilginç bir tez ortaya atıyor. Bailey bu teziyle şöyle diyor: ”L’Oreal reklamlarındaki şarkıcı Beyonce’u ekranda gördüğümüzde beyin MR’ı çekilse dopamin gibi olumlu duygular tetikleyen salgıların artışını izlemek mümkün olur!”
Tabii bu tür etkileri elde edebilmek için öncelikle doğru ürünle, doğru ünlüyü yan yana getirmek gerekiyor.Bunun yanı sıra Türkiye de aynı yüzlerin kısa süre içerisinde bir çok markayla çalıştığını görüyoruz. Yurtdışında bu tür bir durumla karşılaşmak düşük olasılık iken bizde alışılagelmiş bir hal alıyor. Bunun nedenine ise Türkiye’de televole kültürünün ağır basması diyebiliriz. Yani kişinin ünlü olmasından ziyade ne kadar popüler olduğu da markaların ünlü değişikliğine gitme sebepleri arasında yer alıyor. Fakat bu durum müşteri beyninde marka konumlandırmayı ve içselleştirmeyi zorlaştırıyor. Her ne kadar ünlü takasından geri kalmayan marka reklamlarıyla karşılaşsakta bu tür çalışmaların ülkemizde de pazarlama adına olumlu etkilerini görüyoruz.
Leave a Comment