Propaganda sözcüğünü kavramsal olarak tanımlayacak olursak, propaganda bir düşünceyi yaymak ve alıcıları ilgili düşünce doğrultusunda etkileyerek istenilen yönde yaklaşım geliştirmesini amaçlayan tek yönlü bir iletişim sürecidir. Propaganda dünya tarihinde pek çok ünlü liderin ve kanaat önderlerinin sıkça başvurduğu bir araç olarak, toplumu manipule ederek kitlesel streotipler yaratmak için kullanılmıştır. Propaganda sürecinde kaynak verilen mesajın etkisini güçlendirme açısından çok önemlidir çünkü kaynağın kim olduğuna/karizmasına da son derece dikkat etmektedir. Propaganda kaynağına göre beyaz ve kara olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrımdaki temel unsur kaynağın belli olması ya da olmaması üzerine kuruludur. Kaynağı belli olan beyaz propaganda, kaynağı belli olmayan ise kara propaganda olarak adlandırılmaktadır.
İletişim bilimleri tarihinde propaganda konusundaki çalışmalarıyla öne çıkan bir isim olarak Dr. Paul Joseph Goebbels propaganda sürecinin inşaası ve sosyolojik etkilerini ortaya koyan pek çok tarihsel olgunun mimari olmuştur. Joseph Goebbels, Hitler iktidara geldikten sonra Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı (1993 ve 1945 yıllarında) yapmıştır. Goebbels propagandayı şöyle özetliyordu; “Biz bir şey söylemek için değil, belli bir etki sağlamak için konuşuruz.” Goebbels kitleleri etkileme konusundaki uzmanlığı Hitler’in de etkilemiş olacak ki, Hitler propagandanın önemini şöyle açıklıyordu; “Propaganda sayesinde iktidara geldik, propaganda sayesinde dünyayı fethedeceğiz”. Hitler propaganda sürecine yönelik kişisel görüşlerini açıklarken şu unsurlara da dikkat çekiyordu; Propaganda süreci basit mesajlar üzerine kurgulanmalı ve sürekli tekrar edilmelidir. Verilen mesajın mümkün olan en geniş seviyede yayılması için kullanılan dilin basit olması ve eğitimsiz kitlelerin bile anlaması gerekmektedir. Hitler’in siyasal tarihteki yükselişinde önemli katkıları bulunan Goebbels propaganda stratejisi iki ayak üzerine inşa etmişti. Bu iki kavram “baltung” ve “sitimmung” propaganda sürecisinin inşası ve uygulanışında önemli bir yere sahipti. Baltung görülebilen, hissedilebilen davranışları/durumları ifade ederken sitimmung görülemeyen hissedilen/motivasyon/ruh hali gibi soyut kavramları ifade ediyordu. Toplumun baltung seviyesinin sürekli kontrol altında tutulması gerektiğini savunan Goebbels bunu sağlamak için baskı aygıtlarını kullanmaktan çekinilmemesi gerektiğini belirtmektedir. Sitimmung düzeyi toplumun motivasyonunu yükseltmek üzerine kurgulandığından savaşın en ağır anlarında bile sığınıklarda eğlenceler ve balolar sıkça düzenlenmiştir. Propaganda kavramının persfektifini çizmek ve tarihsel evrimini anlayabilmek için Goebbels ve Hitler örnekleri önem taşımaktadır.
Pek çok kötü tarihsel olguyla özdeşleşmiş durumda olan propaganda günümüzde de siyasal erkler tarafından sıkça başvurulan bir iletişim aracı olarak kullanılmaya devam etmektedir. Günümüzde ideolojileri yaymak için daha çok kara propaganda modeli kullanılmaktadır. Kaynağın belli olmadığı bu model ile kitleler üzerinde etki sağlanmak için aynı mesaj sürekli farklı kanallarda ve formlarda tekrarlanmaktadır. Unutmamak gerekiyor ki siyasal reklamcılık/siyasal iletişim ile propaganda karıştırılmamalıdır. Günümüz reklam ve iletişim sistemlerinde tüm siyasal reklamcılık ve iletişim faaliyetleri çift yönlü iletişim ve doğru/güvenilir iletişim üzerine kurgulanmaktadır. Propaganda sürecinde ise mesajın doğruluğu gibi kaygı bulunmamakla birlikte iletişim süreci tek yönlüdür. Sadece verilmek istenen mesaj sürekli tekrarlanmaktadır. Türkiye’de siyasal erklerin ürettirdiği filmler/diziler ve medya propaganda için kullanılan en önemli kanalları oluşturmaktadır.
Kaynaklar; Propagandadan Siyasal Reklamcılığa: Siyasal Reklamcılık Lilleker, D.G.,(2013) Siyasal İletişim Temel Kavramlar, İstanbul:Kaknüs, Siyasal Reklamcılık (201-205)
Leave a Comment