Geçtiğimiz günlerde LinkedIn’de bir paylaşım gördüm. Paylaşım “Pazarlama para ile değil fikir ile yapılır” diyordu. Bu ne kadar doğru acaba?
Pazarlamanın temelinde satışı arttırmak veya sürdürmek vardır. 4P’nin ürün-fiyat-lokasyon maddelerinde inovatif bir yaklaşım ortaya çıkmadıkça bu maddeler üstünde artık çok oynama şansımız olmadığı için bu süreç tek bir maddeye indirgenmiş durumda. Satışı tutundurma, sürdürme, promosyon. Ürünü tanıtma, farkındalık yaratma. Sen markanı bir şekilde insanlara tanıtmalı, onlarla bağ kurmalısın ki, satın alma kararı verilen anlarda senin ürününü satmakla görevli biri orada ise onun işini kolaylaştırmalı ve ona tüketiciyi ikna edebilmesi için bazı doneler vermelisin veya öyle bir görevli olmadığı anlarda senin ürününü rafta veya vitrinde gören bir tüketicinin zincirleme şekilde ile aklına gelen tanıdık donelerle seni tanıdığını ve sende onun bir parçası olduğunu hissettirmeli ve senin ürününü satın almasını sağlamalısın. Tüketici sadakatinin masallara konu olacak kadar fantastik olduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Hedef kitlendeki tüketicileri yakalayabilmen için onların günlük yaşamlarına hakim olmalı ve sağlam içgörüler yakalamalısın. Bu içgörü yakalandıktan sonra yaratıcı fikir bulma aşaması geliyor. Markana uygun bir şekilde bu fikri hangi mecralarda ve ne şekilde tüketiciye ileteceğin mesajın içine entegre edeceğini çözmeli ve öngörülerde bulunmalısın. Bu kampanyanın geri dönüşü nasıl olur? Olumlu veya olumsuz ne tepkiler alınabilir? Bu tepkilere karşı nasıl aksiyon alınabilir? Bu iletişim çalışması sonrasında markanın iletişim dilinde keskin bir değişim olmalı mı veya bu iletişim sonrasında ne gibi çalışmaların önü kapanır veya önü açılır? Neredeyse kusursuz bir pazarlama iletişim kampanyası kurgusunda bunların hepsinin belirlenmesi gerekiyor.
Burada çok zahmetli bir süreçten bahsediyoruz.
Hedef kitle analizi -> Markanın kullanabileceği bir içgörü yakalanması -> İçgörü üstünden yaratıcı fikir bulunması -> Fikrin nasıl uygulanacağı ile ilgili çalışma yapılması -> Uygun mecra ve kanalların analizi ve seçimi -> KPI belirlenmesi-> Kampanya sonu öngörüleri ve sonrasına alınabilecek aksiyonlar -> Sonraki çalışmanın altyapı çalışması
Yukarıdaki süreçte gördüğümüz gibi pazarlamanın çekirdeğinde fikir yatıyor ama bu çekirdeğin etrafını çok zahmetli ve zaman alan kalın bir kabuk sarıyor. Bu süreçte hem marka ekibi hem de çalışılan ajanslar yoğun şekilde çalışıyorlar ve zaman harcıyorlar.
Zaman = Para
Ajanslar ve markalar bu süreç içerisinde çalışan insanlara maaş veriyorlar. Verilen maaşlar insanların şirkete değer katması için yapılan yatırımlardır ve bir şekilde bu kurumlara gelir olarak girmesi gerekir. Bu girdi markalar için bu ürün satışı, ajanslar için de hizmet satışıdır.
Ajansların, pazarlama bütçelerini yurtdışı gezilerine, şirket araçlarına veya ofise alınan tasarım eşyalara harcayan marka ekipleri için bedava fikir bulma gibi yükümlülükleri yoktur. Sağladığı hizmetin karşılığını almalıdır ki hem markaların ihtiyacı olan o yaratıcı fikirler çıksın hem de ajanslar bu markalara hizmet vermeye devam edebilsin. İlginçtir ki milyon liralık medya yatırımı olan projelerde fikri bulan ve kampanya kurgusunu oluşturan proje sahibi ajanslara 20 bin lira çok görülüyor.
Kusura bakmayın ama pazarlama PARA gerektiren bir çalışmadır.
Yorum Yap